Dünyanın tek

DENİZ GERÇEĞİ

Yaşam Hakkına Saygı Derneği(YHS) olarak misyonumuz; dünya üzerindeki insan dışında da canlıların yaşam hakkına saygı duyulup sahip çıkılmasını sağlamak. İnanıyoruz ki; farkındalık  düzeyimiz, yaşamımızı yaratır. Bize göre; kimsenin görmediğini, duymadığını hatta görüp ya da duyup oralı olmadığı canları fark ettiğimiz için, dünyamızı bu biçimde şekillendirmeyi seçenlerdir Yaşam Hakkı Savunucuları. Bu projeyi, dünyanın tek hayvanlar partisi olan Hollanda Hayvanlar Partisi ile işbirliğiyle gerçekleştiriyoruz.

Önce dünyanın tek hayvan partisi olan Hollanda Hayvanlar Partisi işbirliğiyle, Et Gerçeği / Meat The Truth adlı belgeselin ülkemizde gösterimini sağlayan YHS, şimdi çok önemli bir belgeseli daha Türk izleyicisiyle buluşturdu. Nicolaas G. Pierson Foundation tarafından hazırlanan Deniz Gerçeği / Sea The Truth adlı belgesel, bu kez okyanuslarla ilgili çarpıcı gerçekleri ortaya koyuyor.

TROL AĞI, DENİZDEKİ CANLILARI BİTİRİYOR

YHS Başkanı Özgün Öztürk, Deniz Gerçeği belgeselinin ‘sürdürülebilir balıkçılık’ diye bir şeyin olmadığını kanıtladığını anlatıyor: “Seçkin bir bilim adamı olan Daniel Pauly, şu anki hızla balık yakalayıp, yemeye devam edersek, okyanusların ve denizlerin 40 yıl içinde boşalacağı görüşünde. Balık avlamak için sıklıkla kullanılan trol ağı, denizlerin diplerinde kazıma yaparak orada yaşayan bütün canlıları yıkıcı bir güçle alıyor. Bu belgesel, ‘sürdürülebilir balıkçılık’ diye bir şeyin olmadığını gösteriyor. Bilim adamlarının önerdiği kota, bu konu üzerine karar alanlar tarafından görmezden geliniyor, zengin ülkeler fakir ülkelerin balık tutma bölgelerini yağmalıyor ve balıkçı tekneleri, dip tarama ağlarıyla deniz diplerindeki canlıları yok ediyor. Belgesel bunları ve daha fazlasını tüm çarpıcılığıyla anlatıyor.”

ÇÖPLER MİDEMİZE DÖNÜYOR

YHS Başkanı Özgün Öztürk: “Denizleri çöplük gibi kullanıyoruz. Harekete geçmezsek, bu ekosistem yok olacak. Besleyici olduğu için haftada iki kez balık yememiz söylenir. Belgeselde bu besleyici maddelerin, diğer besinlerden de elde edildiği görülüyor, çünkü balıklarda birçok toksin de var. Çöpleri denize döküyoruz, yok olduklarını sanıyoruz ama denizlerin tabanı mahvoluyor. Balıklar bu çöpleri yiyor. Plastikler çok zararlı. Yani denizlere döktüğümüz bu çöpler yine midemize iniyor.”

Belgesel neler anlatmıyor ki? İşte onlardan bazıları…

Üçte biri kara, üçte ikisi sudan oluşan Dünya dediğimiz gezegen. Bizler bu suları sanki tükenmeyecekmiş gibi çöplerimizi boşaltabileceğimiz bir çöplük gibi kullanıyoruz. Eğer hemen harekete geçmezsek, bizim için en önemli olan bu ekosistem yok olmanın eşiğinde. En büyük problem şu, denizlerimiz gün geçtikçe boşalıyor. Eğer bir şeyler yapmazsak, insanlık tarihinin en büyük felaketiyle karşı karşıyayız.

Bilim adamı olan Daniel Pauly, bizim şu anki hızla balık yakalayıp ve yemeye devam edersek, okyanusların ve denizlerin 40 yıl içerisinde boşalacağını söylüyor. .

BALIKLAR DA ACI ÇEKER

İnsanlar eskiden balıkların yakalandığı zaman hiçbir şey hissetmediğini düşünmüştür. Balıkların insanların aksine soğukkanlı olması da bunun gerekçesiydi. Ancak acı hissetmenin vücut sıcaklığıyla bir ilgisi yoktur. Fizyoloji ve anatomi çalışmalarıyla birlikte balık davranışlarının da araştırılması sonucunda balıkların hisleri olduğu ve hatta acı çektikleri de ortaya çıkmıştır. Bu da günümüzdeki balık tutma yöntemlerinin bir balık için kesinlikle işkence olduğunun göstergesidir, dahası yakalanan balık boğularak ölür. Boğulmak; birkaç dakika veya saat sürebilir.

TEŞEKKÜRLER

Belgeselin çevirisini YHS Gönüllü Destekçilerinden Serdar Öktem yaptı. Kendisi Türkiye çapında çok değerli bir çevirmen. Seslendirmesini de başta Uğur Taşdemir olmak üzere Türkiye’nin en iyi sesleri gönüllü olarak yaptı. Aton Stüdyoları da yine gönüllü destek verdi. Hepsine yürekten teşekkür ediyoruz. Bugün bu film Türkiye’de gösteriliyorsa, onların değerli, yürekten katkılarıyladır.

Son olarak gösterim yapmak için bize yazın: [email protected]

Deniz Gerçeği / Sea The Truth

Yazı dolaşımı